Hatta bu kaos ortamında işlerinizi yetiştirmek gerçekten çok daha zor. İstanbul sürekli büyüyen bir metropol, zaman zaman iki yaka arasında mekik dokursunuz, zaman zaman 3 kilometreyi 45 dakikada alırsınız. Bu gibi zamanlarda sizi memnun edebilen, konforlu yol arkadaşlarınıza çok iş düşüyor. İşte ben böyle bir günü özellikle kurgulayıp bir yol arkadaşı seçtim kendime; yeni Volkswagen Passat. Çekmeköy – Zekeriyaköy – Kilyos – Üsküdar – Nakkaştepe – Anadolu Kavağı – Üsküdar – Kozyatağı – Çekmeköy yol notlarıyla bir günü bakalım nasıl geçirdim.
Sabah çok erken saatlerde çıktım yola, tam trafik saati – İstanbul’da trafik olmayan bir saat kalmadı gerçi – çekimler sebebiyle ilk rotam, Çekmeköy – Zekeriyaköy hattıydı. Beni tanıyanlar iyi bilirler ki, sedan otomobiller benim çok tercih edeceğim otomobiller değil. Bunun asıl sebebi uzun ve geniş gövdeler, dönüşlerde zorlanmalar, konforsuz durumlar, kötü şanzımanlar, vs. Bu otomobil benim bu düşüncelerimi değiştirdi mi, yoksa daha da kötü bir hale mi getirdi, buna yazının sonunda siz karar verin.
Yenilenen Passat artık daha uzun bir gövdeye sahip – çok severim ! – ve daha geniş. Belirgin hale gelen hatlarıyla daha zarif ve daha etkileyici olmuş. Yenilenen tampon, ızgaralar ve standart olarak sunulan “High” led teknolojisiyle bütünleşen farların bu etkideki payı büyük. Cam kenarından alınıp kapı sacının üzerine konulan dikiz aynaları da tasarımdaki değişikliklerden. Otomobilin arkası eski tasarımdan çok uzaklaşmazken, stoplar da yeni led teknolojisiyle tanışmış ve biraz da yenilenmiş.
Otomobilin dış tasarımına bir bakış attıktan sonra geçtim otomobilin direksiyonuna, oturduğum 14 yönlü ayarlanabilen, hatta masaj yapabilen Nappa deri koltuklar beni çok konforlu bir şekilde karşıladı. Giriş güzeldi ama birbirimizi tanımamız için çok uzun kilometreler ve saatler vardı önümüzde. Koltuk , ayna ayarları yapıldıktan sonra emniyet kemerimi taktım ve 2.0 litre TDI Bluemotion, 4 silindir, 150 beygirlik, 340NM tork üreten dizel motorun çalışması için start-stop tuşuna bastım. 6 ileri DSG şanzımanı da harekete geçirdikten sonra yolculuk başladı. Bence bir Volkswagen’e “DSG” şanzımanı sebebiyle aşık olabilirsiniz. Vites geçişlerini hiçbir şekilde hissetmeyeceğiniz çok özel bir şanzıman kendisi.
Yine beni bilenler bilir ki bir yere kırk kere gitsem de yol ezberleme konusunda gerçekten çok başarısızım. Belki de bunun sebebi; sağ koltuğunuzda bir co-pilotun oturması gereken o adrenalin dolu sporu yapmamdır. Yan etki yani 🙂
Bundan sebep, her zaman olduğu gibi yolu tarif eden birine ihtiyaç duydum ki, bu noktada büyük bir kolaylık sağlayan yeni Passat’ın navigasyon özelliği yetişti imdadıma. Orta konsola yerleştirilmiş 8”lik dokunmatik ekrandan gideceğim adresi kolay bir şekilde girdim ve uzun bir güne start verdim.
Yeni Passat’ın teknolojiyle bütünleşmiş haline en önemli kanıt dijital gösterge paneli. (Active Info Display) Kilometre, devir saatleri başta olmak üzere tüm bilgiler dijital halde. Klasikleşmiş kadranların teknolojiyle buluşmuş halini ben çok beğendim.
Dijital göstergeyi istediğiniz gibi kullanabiliyorsunuz; bu iki kadran arasında; isterseniz hızınızı, isterseniz, sürüş bilgilerinizi, isterseniz sürüş asistanlarınızı, isterseniz de benim yaptığım gibi haritanızı yansıtabiliyorsunuz. Bu özellik, benim gibi navigasyonsuz bir yere gidemeyenler için çok büyük kolaylık. Tek bir göz hareketiyle gideceğiniz yeri görebiliyorsunuz aynı zaman sesli bir şekilde uyarı da alıyorsunuz zaten.
Anadolu’dan Avrupa’ya geçmek için kullandığım Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’ne bağlanırken uzunca bir süre trafik durma noktasındaydı. Sol şeritte sıkıntıdan patladığım bir anda sağımdaki 2 şeritte, önümde ve arkamda Volkswagen’in diğer modellerini görünce garip bir şaşkınlık yaşadım. Bu şaşkınlığa bir de şerit değiştirirken bir Volkswagen tarafından gülümsenerek yol verilmesi eklenince bu marka bende garip bir farkındalık yarattı. Bunları yaşayınca aklıma bu reklam geldi 🙂
Passat’ın iç mekanı çok ferah ve çok geniş. Ayrıca konsol ve havalandırma arasındaki ahşap detay ve kapıların üzerinden konsola doğru devam eden ışık detayları gerçekten çok güzel. Otomobillerde orta konsolun işlevselliği benim için çok önemli. Elimi attığımda istediklerime ulaşabiliyorsam ve bir şeylerin yerini aramıyorsam o otomobil benim için ideal. Passat da o otomobillerden biri, orta konsolda her şeyin yeri belli, klimatronik sistemli kliması sayesinde sürücüyle ön ve arka koltuktaki yolcular kendilerine göre farklı ısı ayarları yapabiliyor ve gerçekten kolay, anlaşılır ve uzanması da çok kolay. Isınabilen koltukları da yine buradan tek bir tuşla açabiliyorsunuz ve derecelendirebiliyorsunuz. Start-stop tuşunun, park asistanı tuşunun – menüde aramamak harika bir şey – orta konsolda kolay bir yerde konumlandırılmış olması, ve bu saydıklarımın tümünü çok sevdim. Otomobillerde en çok dörtlü flaşörün ve kapı kilidinin yerini aramaktan nefret ediyorum. Passat’ta bu iki tuş da çok güzel yerlerde konumlandırılmış. Kapı kilit tuşu sol kapının üzerindeyken dörtlü flaşör tuşu konsolun tam ortasına yerleştirilmiş. Otomobillerde önemsediğim bir diğer şey, tabi ki direksiyon; Passat’ın direksiyonunu da biraz büyük buldum ve hafiflik konusunda da çok iddialı değil ama hisli bir direksiyon kesinlikle. Cruise control ve radio kontrol tuşlarının direksiyon üzerindeki konumları gayet kullanışlı ve rahat.
Arkadaki baş ve diz mesafesi otomobile aldığım misafirlerimden duyduğum övgüler arasındaydı bundan bahsetmeden geçemeyeceğim. Ayrıca yeni Passat 586lt’lik bagaj hacmine sahip. Bundan bahsetmişken otomobil içindeki bardaklıklar ve kol dayama oldukça kullanışlı ayrıca güneşliklerdeki aynalar da ışıklı biliyorsunuz bunu çok önemsiyorum 🙂
İstanbul trafiğinde olabildiğince uzak mesafelerdeki duraklarımla sedan otomobil konusundaki önyargılarımı bu otomobille yıkmaya çalıştım. Kısa süreli yolculuklarımda bile yaşadığım sırt ağrıları hiçbir şekilde yaşanmadı ki bu benim için çok fazla şey ifade ediyordu. Büyük otomobil sevmeme rağmen beni zorlayan tek bir an yaşatmadı. Bunlar düşüncelerimi oldukça değiştirdi. DSG şanzımana olan hayranlığıma hayranlık kattı. Otomobilin memnun edici motor performansı, seri hali, gücü hissettirmesini gerçekten çok beğendim. Özellikle Zekeriyaköy dönüşü ve Anadolu Kavağına gidişte trafiksiz yollarda olabildiğince bu keyfi yaşadım. Yaklaşık 400 kilometre boyunca bana eşlik eden bu otomobil, hiç ekonomi yapmadığım yolculuğum boyunca, ortalama 7.7 lt yakıt tüketti. Dikkat edildiğinde ve biraz daha ekonomik kullanıldığında şehir içi 5.2 lt’lik verilerine ulaşacağına ikna oldum, belki daha iyisini bile yapabilir. Ben bu kadar uzak mesafelerdeki tüm işlerimi gerçekten konforlu ve performanslı bir şekilde hallettim. Sanırım artık daha iyi hissediyorum sedan otomobillere karşı 🙂
Bu otomobile 96.100 TL’den başlayan fiyatlarla sahip olabilirsiniz, tercih etmeyi düşünenler konfora doyacaklarına emin olabilirler.
Bu arada bu yolculuğum sırasında Nakkaştepe’de Mest Cafe adlı bir mekan keşfettim. Manzarası harika, ben de bu manzarada otomobilimle poz vermeden edemedim buna fırsat veren çalışanlara sevgiler 🙂
Hatta bu kaos ortamında işlerinizi yetiştirmek gerçekten çok daha zor. İstanbul sürekli büyüyen bir metropol, zaman zaman iki yaka arasında mekik dokursunuz, zaman zaman 3 kilometreyi 45 dakikada alırsınız. Bu gibi zamanlarda sizi memnun edebilen, konforlu yol arkadaşlarınıza çok iş düşüyor. İşte ben böyle bir günü özellikle kurgulayıp bir yol arkadaşı seçtim kendime; yeni Volkswagen Passat. Çekmeköy – Zekeriyaköy – Kilyos – Üsküdar – Nakkaştepe – Anadolu Kavağı – Üsküdar – Kozyatağı – Çekmeköy yol notlarıyla bir günü bakalım nasıl geçirdim.
Sabah çok erken saatlerde çıktım yola, tam trafik saati – İstanbul’da trafik olmayan bir saat kalmadı gerçi – çekimler sebebiyle ilk rotam, Çekmeköy – Zekeriyaköy hattıydı. Beni tanıyanlar iyi bilirler ki, sedan otomobiller benim çok tercih edeceğim otomobiller değil. Bunun asıl sebebi uzun ve geniş gövdeler, dönüşlerde zorlanmalar, konforsuz durumlar, kötü şanzımanlar, vs. Bu otomobil benim bu düşüncelerimi değiştirdi mi, yoksa daha da kötü bir hale mi getirdi, buna yazının sonunda siz karar verin.
Yenilenen Passat artık daha uzun bir gövdeye sahip – çok severim ! – ve daha geniş. Belirgin hale gelen hatlarıyla daha zarif ve daha etkileyici olmuş. Yenilenen tampon, ızgaralar ve standart olarak sunulan “High” led teknolojisiyle bütünleşen farların bu etkideki payı büyük. Cam kenarından alınıp kapı sacının üzerine konulan dikiz aynaları da tasarımdaki değişikliklerden. Otomobilin arkası eski tasarımdan çok uzaklaşmazken, stoplar da yeni led teknolojisiyle tanışmış ve biraz da yenilenmiş.
Otomobilin dış tasarımına bir bakış attıktan sonra geçtim otomobilin direksiyonuna, oturduğum 14 yönlü ayarlanabilen, hatta masaj yapabilen Nappa deri koltuklar beni çok konforlu bir şekilde karşıladı. Giriş güzeldi ama birbirimizi tanımamız için çok uzun kilometreler ve saatler vardı önümüzde. Koltuk , ayna ayarları yapıldıktan sonra emniyet kemerimi taktım ve 2.0 litre TDI Bluemotion, 4 silindir, 150 beygirlik, 340NM tork üreten dizel motorun çalışması için start-stop tuşuna bastım. 6 ileri DSG şanzımanı da harekete geçirdikten sonra yolculuk başladı. Bence bir Volkswagen’e “DSG” şanzımanı sebebiyle aşık olabilirsiniz. Vites geçişlerini hiçbir şekilde hissetmeyeceğiniz çok özel bir şanzıman kendisi.
Yine beni bilenler bilir ki bir yere kırk kere gitsem de yol ezberleme konusunda gerçekten çok başarısızım. Belki de bunun sebebi; sağ koltuğunuzda bir co-pilotun oturması gereken o adrenalin dolu sporu yapmamdır. Yan etki yani 🙂
Bundan sebep, her zaman olduğu gibi yolu tarif eden birine ihtiyaç duydum ki, bu noktada büyük bir kolaylık sağlayan yeni Passat’ın navigasyon özelliği yetişti imdadıma. Orta konsola yerleştirilmiş 8”lik dokunmatik ekrandan gideceğim adresi kolay bir şekilde girdim ve uzun bir güne start verdim.
Yeni Passat’ın teknolojiyle bütünleşmiş haline en önemli kanıt dijital gösterge paneli. (Active Info Display) Kilometre, devir saatleri başta olmak üzere tüm bilgiler dijital halde. Klasikleşmiş kadranların teknolojiyle buluşmuş halini ben çok beğendim.
Dijital göstergeyi istediğiniz gibi kullanabiliyorsunuz; bu iki kadran arasında; isterseniz hızınızı, isterseniz, sürüş bilgilerinizi, isterseniz sürüş asistanlarınızı, isterseniz de benim yaptığım gibi haritanızı yansıtabiliyorsunuz. Bu özellik, benim gibi navigasyonsuz bir yere gidemeyenler için çok büyük kolaylık. Tek bir göz hareketiyle gideceğiniz yeri görebiliyorsunuz aynı zaman sesli bir şekilde uyarı da alıyorsunuz zaten.
Anadolu’dan Avrupa’ya geçmek için kullandığım Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’ne bağlanırken uzunca bir süre trafik durma noktasındaydı. Sol şeritte sıkıntıdan patladığım bir anda sağımdaki 2 şeritte, önümde ve arkamda Volkswagen’in diğer modellerini görünce garip bir şaşkınlık yaşadım. Bu şaşkınlığa bir de şerit değiştirirken bir Volkswagen tarafından gülümsenerek yol verilmesi eklenince bu marka bende garip bir farkındalık yarattı. Bunları yaşayınca aklıma bu reklam geldi 🙂
Passat’ın iç mekanı çok ferah ve çok geniş. Ayrıca konsol ve havalandırma arasındaki ahşap detay ve kapıların üzerinden konsola doğru devam eden ışık detayları gerçekten çok güzel. Otomobillerde orta konsolun işlevselliği benim için çok önemli. Elimi attığımda istediklerime ulaşabiliyorsam ve bir şeylerin yerini aramıyorsam o otomobil benim için ideal. Passat da o otomobillerden biri, orta konsolda her şeyin yeri belli, klimatronik sistemli kliması sayesinde sürücüyle ön ve arka koltuktaki yolcular kendilerine göre farklı ısı ayarları yapabiliyor ve gerçekten kolay, anlaşılır ve uzanması da çok kolay. Isınabilen koltukları da yine buradan tek bir tuşla açabiliyorsunuz ve derecelendirebiliyorsunuz. Start-stop tuşunun, park asistanı tuşunun – menüde aramamak harika bir şey – orta konsolda kolay bir yerde konumlandırılmış olması, ve bu saydıklarımın tümünü çok sevdim. Otomobillerde en çok dörtlü flaşörün ve kapı kilidinin yerini aramaktan nefret ediyorum. Passat’ta bu iki tuş da çok güzel yerlerde konumlandırılmış. Kapı kilit tuşu sol kapının üzerindeyken dörtlü flaşör tuşu konsolun tam ortasına yerleştirilmiş. Otomobillerde önemsediğim bir diğer şey, tabi ki direksiyon; Passat’ın direksiyonunu da biraz büyük buldum ve hafiflik konusunda da çok iddialı değil ama hisli bir direksiyon kesinlikle. Cruise control ve radio kontrol tuşlarının direksiyon üzerindeki konumları gayet kullanışlı ve rahat.
Arkadaki baş ve diz mesafesi otomobile aldığım misafirlerimden duyduğum övgüler arasındaydı bundan bahsetmeden geçemeyeceğim. Ayrıca yeni Passat 586lt’lik bagaj hacmine sahip. Bundan bahsetmişken otomobil içindeki bardaklıklar ve kol dayama oldukça kullanışlı ayrıca güneşliklerdeki aynalar da ışıklı biliyorsunuz bunu çok önemsiyorum 🙂
İstanbul trafiğinde olabildiğince uzak mesafelerdeki duraklarımla sedan otomobil konusundaki önyargılarımı bu otomobille yıkmaya çalıştım. Kısa süreli yolculuklarımda bile yaşadığım sırt ağrıları hiçbir şekilde yaşanmadı ki bu benim için çok fazla şey ifade ediyordu. Büyük otomobil sevmeme rağmen beni zorlayan tek bir an yaşatmadı. Bunlar düşüncelerimi oldukça değiştirdi. DSG şanzımana olan hayranlığıma hayranlık kattı. Otomobilin memnun edici motor performansı, seri hali, gücü hissettirmesini gerçekten çok beğendim. Özellikle Zekeriyaköy dönüşü ve Anadolu Kavağına gidişte trafiksiz yollarda olabildiğince bu keyfi yaşadım. Yaklaşık 400 kilometre boyunca bana eşlik eden bu otomobil, hiç ekonomi yapmadığım yolculuğum boyunca, ortalama 7.7 lt yakıt tüketti. Dikkat edildiğinde ve biraz daha ekonomik kullanıldığında şehir içi 5.2 lt’lik verilerine ulaşacağına ikna oldum, belki daha iyisini bile yapabilir. Ben bu kadar uzak mesafelerdeki tüm işlerimi gerçekten konforlu ve performanslı bir şekilde hallettim. Sanırım artık daha iyi hissediyorum sedan otomobillere karşı 🙂
Bu otomobile 96.100 TL’den başlayan fiyatlarla sahip olabilirsiniz, tercih etmeyi düşünenler konfora doyacaklarına emin olabilirler.
Bu arada bu yolculuğum sırasında Nakkaştepe’de Mest Cafe adlı bir mekan keşfettim. Manzarası harika, ben de bu manzarada otomobilimle poz vermeden edemedim buna fırsat veren çalışanlara sevgiler 🙂